Perşembe, Haziran 14, 2007

Ucuz Besiyer

Sitemizde en çok sorgulanan konulardan birisi de ucuz besiyerleridir.

Öncelikle ucuz ve pahalı ile yüksek fiyat ve düşük fiyat arasındaki farklara dikkat çekmek isteriz. Fiyat ile kalite arasındaki bağlantı o malzemenin ucuz ya da pahalı olmasını etkiler.

Orta şiddetli depremlerde bile kamu binalarının genellikle zarar görmesinin temel nedeni budur. Kamu binaları, yasa gereği olarak en düşük fiyatı veren müteahhide yaptırılmaktadır. Düşük fiyat her zaman kaliteyi de beraberinde getirmez.

Bilgisayardan, deterjana kadar her malın düşük ve yüksek fiyatlısı vardır. Kuşkusuz, teknolojideki gelişmeler pek çok ürünün fiyatını düşürmektedir. Ayrıca, kalitede öncü olan büyük firmaların büyük paralar harcayarak geliştirdikleri bilgi birikimi, kısa bir süre sonra başka firmalar tarafından da bir anlamda bedava olarak kullanılmaktadır.

Ahlak ve etik sınırları zorlasa da, bu uygulama günümüzde artık normal bir sonuç olarak kabul edilmektedir. Ancak, fiyat farkını etkileyen asıl faktör bu değildir. Her ne kadar kaliteye önem veren şirketlerde Ar-Ge bütçesi çok büyük gibi görülse de -satılan birim ürün dikkate alındığında- bu değer oldukça önemsiz duruma düşmektedir.

Yüksek ve düşük fiyatlı ürünler arasındaki fiyat farkının nedeni, temel olarak kalitedir. Besiyerinde kalitenin temel unsurları arasında kullanılan hammaddelerin kalitesi yanında pazara verilecek üründe yapılan kontroller vardır. Örneğin basit olarak; içinde pepton (pankreatin enzimi ile hidrolize edilmiş et peptonu) olan bir besiyeri yapmak için et nereden sağlanacaktır? Sığırlar, BSE tehlikesine karşı Yeni Zelanda ve Avustralya'da kontrollü olarak özel çiftliklerde beslenir, orada kesilir ve dondurulmuş olarak getirtilip peptona işlenir. Pankreatin enziminin de bir saflığı ve kalitesi olmalıdır. Ya da verimden düşmüş her türlü inek, at vb. hayvan eti dünya pazarından oldukça düşük fiyatla sağlanabilir.

Bu gibi düşük fiyatlı besiyerlerindeki kalite kontrolünün, akademik ortamlarda onaylanmış olması çok ciddi bir sorundur. Akademik birimler –genellikle- bu gibi kontrolleri laboratuvardaki aktif ve saf kültürler ile yaparlar ve sonuçta düşük ve yüksek fiyatlı besiyerlerinde aynı sonuçları alırlar. Ancak saha uygulaması, akademik laboratuvardan çok farklıdır.

Düşük fiyatlı besiyerleri sahte pozitif sonuç verirse, sadece işletme ekonomik olarak kayba uğrar. Örneğin; gerçekte Salmonella yoktur ama sonuç pozitif çıkmıştır. Ürün imha edilir.
Tersi durum çok daha önemlidir. Gerçekte üründe Salmonella vardır ama sonuç yok olarak alınmış ve ürün pazara sunulmuştur.

Bu risk göze alınabilir mi?

Laboratuvarda çalışan hiç kimse bu riski göze alamaz. Göze alanlar, sadece konunun önemini bilmeyen satın almadan sorumlu kişilerdir.

Kendilerine şunu sorun: Evinize aldığınız sucuk, bildiğiniz ve güvendiğiniz markalı mı yoksa açık pazardan düşük fiyatla markasız ya da bilmediğiniz marka bir sucuk mu alıyorsunuz? Eğer bu kişi(ler) açık pazardan markasız ya da HACCP belgesi olmasına rağmen kalitesine güvenilmeyen bir sucuk alıyor(lar)sa her şeyden önce bu tehlikenin boyutunu kendilerine anlatın.

Sitemizin ana bildirgesi olan "sevgiyle ve bilgiyle" deyişi gibi kalite de "sevgi ve bilgi" ister. Sevgi ve kalite emek sarf etmeden elde edilemez.

Kalite, uzun soluk isteyen bir uygulamadır. Kalite, en düşük fiyatı veren müteahhide işi havale ederek elde edilemez.
Sevgiyle, bilgiyle
www.mikrobiyoloji.org

1 yorum:

ayşe dedi ki...

besiyerlerinin bozuk olduğunu nasıl anlarızx?